ROMATOLOJİ

Kas iskelet ve diğer sistemleri etkileyebilen inflamatuar ya da inflamatuar olmayan dejeneratif bir çok hastalığın tanı ve tedavisiyle uğraşan bilim dalıdır. 

Romatolojik hastalıkların tarihsel gelişimine bakacak olursak. M.Ö. 8000 yıl – M.S. 21. Yüzyıla dayanmaktadır. Dünyanın ilk canlısı platycarousun iskeletinde çoklu artrite ve dünyanın ilk insanı olan Java yerlisinde kronik artrite rastlanmıştır.

Romatizma Yunan kökenli bir kelimedir. Rheo = Akmak. Eski çağlarda üşütmekten kaynaklanan bir hastalık olduğu düşünülüyormuş. Eklem içindeki mukopolisakkarit yapının bozulduğu durumlara romatizmal hastalıklar denilmiştir.

Romatizmal hastalıklardaki en önemli gelişme 1949 yılında kortizolün bulunup tedavide kullanılmaya başlanmasıdır.

Günümüzde non-steroidal anti-inflamatuar, immün sisteme etki eden ve gen teknolojisi ürünü antiromatizmal ilaçlar da tedavide kullanılmaya başlanmıştır.

Romatolojinin çok yönlü bir bilim dalı olması, alt yapı gerektirmesi, hastalıkların seyrinin yavaş olması, oluşum mekanizmalarındaki, tanı kriterlerindeki ve izlem sistemlerindeki yetersizlik, tedaviye yönelik araştırmalardaki eksiklik nedeniyle romatoloji bilim dalı farklı disiplinler tarafından ele alınmaktadır.

Romatolojik hastalıklar; tedavi bakım maliyeti, iş gücü kaybı, hareket kısıtlılığı, sakatlıklara sebep olması nedeniyle önemli sağlık sorunları arasında yer almaktadır.

Romatizmal hastalıklar yaşam kalitesini olumsuz yönde etkileyebilen, her yaş grubunda görülebilen, yaşla sıklığı artan kronik hastalıklardır.

Bazı ülkelerde yapılan araştırmalara göre: Amerika Birleşik Devletlerinde  1. basamağa başvuran 7 kişiden 1’inde, İngiltere’de her 1000 kadından 80’inde, her 1000 erkekten 40’ında romatolojik hastalık tespit edilmiştir.

Ülkemizde romatolojik hastalıkların görülme sıklığına yönelik geniş çaplı epidemiyolojik çalışma bulunmamakla birlikte, kas-iskelet sistemi hastalıkları ölümlerin %4’ünü oluşturmaktadır. Tüm yaş gruplarında sakatlık nedeniyle kaybedilen yıllara neden olan hastalıkların 2. sırasında osteoartrit (%6,5), 14. sırasında da romatoid artrit (%1,9) şeklinde yer almaktadır.

Romatolojik hastalıkların zayıf yönleri, alt yapı gerektirmesi, tanı kriterlerindeki yetersizliği, izlem sistemlerinin yokluğu, tedaviye yönelik araştırmalardaki eksiklik olarak sıralanabilir.

Romatolojik hastalıkların güçlü yönleri ise, sürekli gelişen bilgi birikimine sahip olması, teknolojik ve genetik alandaki yeni gelişmeler ve yeni ilaçların kullanımı ve puanlama  sistemli ölçüm araçlarının etkin kullanımıdır.

ROMATOLOJİ HEMŞİRELİĞİ

1970’li yıllarda hemşirelerin klinik ilaç çalışmalarında rol almalarıyla romatoloji hemşireliği farkedilmiştir. Romatolojinin tıpta özel dal olarak gelişimi ve klinik ilaç araştırmalarının hızla artması ile bizlerin görev ve sorumlulukları paralellik göstermektedir. Bizler romatolojik hastalıkların bakımında bireyin öznelliğini dikkate almalı, hastalık sürecinde sağlığa odaklanmalı, birey ve ailesini bir bütün olarak değerlendirmeliyiz.

İlaç tedavileri bizlerin çok dikkatli uygulama ve izlemini gerektirmektedir. Ülkemizde romatoloji alanında hizmet veren ekibin içinde ilaç uygulamaları ve izlemi gibi ileri düzeyde hemşirelik uygulamalarını yerine getiren hemşireler bulunmaktadır.

Bizler hastalık bilgisi ve yöntemi doğrultusunda (ağrı, tutukluk, yorgunluk, eklem hasarı, uyku, huzursuzluk, egzersiz, ilaç tedavisi), hastaların öz bakım becerilerini, (Hijyen, giyinme, deri bakımı, beslenme, boşaltım, sıvı alımı, psiko-sosyal durum, beden algısı, seksüalite), sosyal ve çevresel faktörlerini (Aile ve sosyal destek, iş, barınma, ulaşım, boş zaman aktiviteleri) yakından takip etmeliyiz.

Hastalara sunulacak standartlarımız ise, ağrı yönetimi, en üst düzeyde bağımsızlık ve hareket düzeyine ulaşma, deri bütünlüğünün korunması, yeterli beslenmenin sağlanması, beden algısında değişim ve deformite ile başetme, yeni yaşam tarzıyla başetme ve hastalığı yönetmeyi öğrenmedir.

Romatoloji hemşiresi, ulaşılabilir olmalıdır. Hasta sorunları ile baş etme becerileri, hastaya yardım etme, bilgi ve destekleme konularında ekipte aktif rol almalıdır.

Uygulama standartlarımız temel bilgi düzeyi, hastanın değerlendirilmesi, tedavi planının oluşturulması, tedavi planının uygulanması, hasta eğitimi ve araştırmadır.

Temel bilgi düzeyinde; hastalık süreci ve romatoloji uygulamaları konusunda bilgi sahibi olmalıyız. Hastalığı yönetibilme becerilerine sahip olmalıyız. (ağrı yönetimi, öz bakım, fizik hareket, kendiyle ilgili karar verme becerisi vb.) Hastanın problemlerini yönetmede diğer disiplinlerle etkili iş birliği yapabilmeliyiz. Sağlık bakım politikası, planlama ve geliştirme konularında bilgi sahibi olmalıyız.

Hastayı değerlendirirken; hastalıklar ile ilgili belirti ve fonksiyonel engelleri fark edebilmeli. Romatolojik hastalıkları maskeleyebilecek farklı sorunları anlayabilmeli. Akut/kronik ağrı, eklem tutukluğu, yorgunluk gibi belirtileri ayırt edebilmeli. Tedavi rejimlerini yan etki, diğer ilaçlarla etkileşim ve etkinlik açısından değerlendirebilmeli. Hastalık belirtilerinin algılanmasını etkileyen faktörleri değerlendirebilmeli. Uygun fizik muayeneyi uygulayabilmeli. Süreci etkileyecek psiko-sosyal ve fiziksel belirtileri tanımlayabilmeli ve hastanın kapsamlı bilgilerini içeren kayıt oluşturmalıyız.

Bizler tedavi planının oluşturulmasıda; tedavi stratejilerini geliştirmek. Uygun farmakolojik ve farmakolojik olmayan yöntemleri bilmek ve kullanabilmek. Labaratuar sonuçlarını takip edip değerlendirmek. Tedavi rejimini izlemek için toksisite ve izlem protokollerini uygulayabilmek. Fonksiyonel değerlendirme ölçümlerini kullanabilmek. Bakım planına katılması için hastanın beceri ve motivasyonunu değerlendirebilmek. Hastalıkla baş etmeyi engelleyebilecek aile dinamikleri, iletişim şekilleri ve kültürel farklılıklar gibi faktörlere duyarlılık göstermek. İşlevselliği korumak ve geliştirmek için uygun koruyucu ve tedavi edici teknikleri belirleyebilmek. Hekim, diyetisyen, sosyal hizmet uzmanı, fizyoterapist ile bakım planını oluşturmak için işbirliği yapmamız gerekmektedir.

Tedavi planının uygulanmasında yapılması gereken yöntemler; hastalık yönetim stratejilerini belirlemek. Öz bakım ilkeleri hakkında hastaya eğitim vermek. Fonksiyonel durum değerlendirme ölçeklerini uygulayıp değerlendirmek. Günlük yaşam aktivite performansı için uygun, güvenli araçları sağlayabilmek. Hasta ve ailesi ile işbirliği içinde hastanın problemlerine yönelik davranışsal hedefler koyabilmek. İşlevselliği korumak için uygun teknikleri kullanabilmek. Kapsamlı eğitim programı oluşturmak. Hastaya danışmanlık hizmeti vermek. Bakım planını uygulamak için diğer branş ve kurumlarla işbirliği yapmak ve hasta çıktıları ile bakım planının etkinliği ilkelerini sağlayabilmektir.

Bizler hastaya eğitim verirken; hastanın fiziksel, psiko-sosyal ve gelişimsel gereksinimlerini içine alan kapsamlı eğitim planı oluşturmalıyız. Hastayı tedavi, ilaçlar, problem çözme, iletişim becerileri, stres yönetimi, baş etme yöntemleri ve güvenlik gibi konularda eğitmeliyiz. Eğitim için kaynaklara ulaşmalıyız. Eğitimin davranışsal çıktılarını değerlendirebilmeliyiz.

Romatoloji hemşiresi araştırmaya açık olmalıdır. Romatoloji hemşireliği uygulamaları ile ilgili literatür bilgisine sahip olmalıdır. Literatür çalışması yapmalıdır. Araştırma başlatma ve araştırmalara katılmalıdır. Araştırma sonuçlarını  uygulamada kullanabilmeli ve araştırma sonuçlarını paylaşmalıdır.

Sonuç olarak, Ülkemizde romatoloji hemşireliği alanında yapılan yayınlar ve veri tabanı yetersiz olduğundan romatoloji hemşirelerinin klinik uygulamalara paralel olarak araştırma becerilerini geliştirmeleri gerekmektedir. Multidisipliner çalışmaya yön gösterecek klinik uygulama standartlarına, kılavuzlara ve araştırmalara gereksinim duyulmaktadır.

Romatoloji hemşireliği alanında ülkemizde temel ve ileri düzeyde eğitim verilmesi, araştırmalar yapılması ve konunun daha fazla ele alınması gerekmektedir.

Suzan ÇANDAROĞLU
Fatma TAN